Ortaçgil lise yıllarında varoluşçuluğun hem siyasal hem de felsefi temsilcisi olan Jean-Paul
Sartre'yi okuyarak varoluşçu edebiyata ilk adımlarını atmıştı. Her ne kadar
kendini varoluşçu olarak kabul etmese de bu felsefi görüşte önemli bir yeri
olan Albert Camus’nu da okuyan Ortaçgil lise yıllarında edebi görüşünün
temellerini attı. Üniversiteye gelince
Dostoyevski’yi okuyarak neredeyse tüm külliyatını bitirdi ve iyi bir
takipçisi oldu. Daha sonra Nietzsche’yi de takip eden Ortaçgil varoluşçu edebiyatın temel taşlarını okumuş
oldu.

Türk edebiyatında ise Atilla İlhan’ı okudu ve müzik ile ilgilenmeye başladığı o dönemlerde ilk bestesini onun “Suna Su” şiiriyle gerçekleştirdi. Yine o yıllara denk gelen süreçte eline geçen “Dünya Şiirleri Antolojisi” kitabında Çin edebiyatına ait bir şiiri besteledi. Tabi onun ilk kayıtlara geçmiş bestesi olan “Yağmur” şarkısının şiirini de yine bu kitapta denk gelen İsveçli şair Artur Lundkvist'den almıştır. Can Yücel ve Edip Cansever ise o yıllarda takip ettiği diğer Türk şairlerdi. Ortaçgil'i Sever Misiniz
Ben bu tarz sınıflamalara ilelebet gıcığımdır. Tamam herkes bişeyleri okur öğrenir düşünür.. Ama Aşık veysel ne okududa büyük adam oldu be kardeşim? Veya ynuslar, pir sultan abdallar?
YanıtlaSilYazıya doğru bir eleştiri getirememişsiniz. Burada Ortaçgil'i Ortaçgil yapanların bu yazarlar olduğu söylenmiyor. Bu yazının amacı bir sanatçıyı ve onun dünyaya bakış açısını anlamak için onun okuduğu, gördüğü, duyduğu her türlü olayı anlatmaktır ve okudukları yazarları anlatmak da bu amaçla atılmış ilk adımdır. Eğer Aşık Veysel'i analiz etseydim bağlama çalmaya başladığı ilk yıllarda hangi ozanları çaldığını, kimleri takip ettiğini yazardım, mümkün oldukça. Lütfen bu çerçevede, daha mantıklı eleştiride bulununuz.
YanıtlaSil